Baskil Sayfasi
Mar Ahron Manastırı tarihe ışık tutuyor
11 Ekim 2022 TURİSTİK YERLERİ 349

Mar Ahron Manastırı tarihe ışık tutuyor

Manastır, Baskil’in Suyatağı köyündeki Mukaddes Dağının zirvesinde bulunmaktadır. Elazığ'ın Baskil ilçesinde, tarihi tam olarak bilinmemekle beraber isminden dolayı 10. yüzyılda Süryaniler tarafından yapıldığı değerlendirilen Mar Ahron Manastırı, tarihe ışık tutan kalıntılarıyla dikkati çekiyor.

Elazığ-Baskil-Mar Ahron Manastırı

Elazığ İli Baskil İlçesi Suyatağı Köyü MAR AHRON MANASTIRI


Suyatağı Köyü; Osmanlı İmparatorluğu döneminde Harput’a bağlı bir köy olarak yönetilmiştir.Cumhuriyet döneminde bir süre Arguvan ilçesine baplanmıştır.

1950 yılına kadar Muşar bucağına bağlı bir köy iken daha sonradan Aydınlar bucağına bağlanmıştır.

Günümüzde Suyatağı köyü, Elazığ ilinin, Baskil ilçesine bağlı olup dört mezradan (Kale, Çevreköy, Aksakal, Arapuşağı) oluşmaktadır.

Köy sakinleri köyleri için eski dönemde Qalé, Torsan, Mamıraşan, Araban isimlerini de kullanmışlardır.

Tarihi eser olarak, Muşar (Kılise-Mukaddes Dağı-Eşraf Briha Dağı) dağında, günümüze kadar özelliklerini koruyan bir manastır (Mar Ahron Manastırı) mevcuttur.

Manastırın etrafında birçok mezar bulunmaktadır.

Ancak Manastır hazine arayıcıları tarafından tahrip edildiğinden dolayı fiziksel görünümünü kaybetmiştir.

Kale mezraası sınırları içerisinde yer alan Kale adlı merkeze Selçuklu Sultanlarından İzzeddin Keykavus, kardeşi Alaeddin Keykubat'ı Ankara Kalesi'nde yakalayarak Malatya'nın doğusundaki Muşar Kalesi'ne gönderir. Muşar Dağındaki Mar Ahron manastırının altındaki Masara (Muşar) Kalesine mahpus edilmiştir.

Mamıraş mezrası sınırlarında yer alan Haraba'da, Arapuşağı mezrası sınırlarında yer alan Koson'da eski yerleşme kalıntıları bulunmaktadır.

Kale mezrası sınırları içerisinde ise Abdulvahap gazi ziyareti bulunmaktadır. Türbe genel olarak ilkbahar ve yaz mevsimlerinde ziyaret edilmektedir. Bu türbenin halk arasında sözlü olarak anlatılan efsaneleri vardır.

Kömürhan’ın 60 km. kuzeydoğusunda bulunan Mar Ahron Manastırına, sahil yolu takip edilerek gidilir. Muşar'a bağlı Kale Mezrası mıntıkasında yaklaşık 1000 m. yükseklikteki dağın eteklerindedir.

Çok sarp ve kayalık bir dağın zirvesindeki balıksırtını andıran bir taşın üzerine inşa edilen manastır; hem mabet, hem de gözetleme görevi yapmıştır.

Batı tarafındaki yıkıntılara, kuzey ve güney taraftaki sarnıçlara bakıldığında burasının ne kadar büyük bir yerleşim yeri olduğu hemen anlaşılır.

Manastırın böylesi inip çıkılmayacak bir yere yapılması, burada bir kalenin olduğuna işaret eder.

Urartu'ların Muşar’da bir kale yaptırdıkları bilinir. Zaten aşağıdaki köyün adı da Kale Köydür. Kale Köyü şimdi Suyatağı köyünün bir mezrası konumundadır.

İki saatlik dik bir yokuşa tırmandıktan sonra ulaşılan manastır, bir anlamda kale görünümündedir. Yan duvarlarının her birinde mazgallı burçlar bulunur.

Şu an için yaklaşık 30 m. duvar yüksekliği olan binanın dış kısmı, kesme taşlardan yapılmıştır.

18-20 m. enindeki dört mazgallı kuzey duvarın ortasında, küçük bir burç bulunur.

10-12 metrelik doğu duvarında ise iç apsisin oluşturduğu çıkıntı, büyük bir burcu andırır. Teslis akidesini yansıtmak için yapılan üç mazgal da bu çıkıntıya konmuştur. Apsisin oluşturduğu burç, tavan hizasında düz duvara dönüştürülmüştür.

Kapı, batı duvarının ortasındadır. 10-12 metrelik duvarın güney köşesine, sonradan dar bir burç ilave edilmiştir. Duvarla bağlantısı olmadığı için yapı, binaya yaslanmıştır.

Kapı yıkık olduğu için mimari yapısı belirlenememiştir. Ancak taç kapının yüksekliği 4-5 metreyi bulur.

Güney duvarı tamamen taşın üzerinde bir sur görünümündedir. Ortasında bulunan burç, hem duvarı güçlendirmektedir, hem de duvarda bulunan mazgal veya diğer deliklerle manastırın korunması sağlanmıştır.

Binanın içyapısı, klasik bir manastır mimarisidir.

Kapıdan girilince, yaklaşık 3 m. genişliğindeki avlu diyebileceğimiz bölüme geçilir. Tavanı yıkıldığı için buradan dama çıkış merdivenleri de yok olmuştur. Alt mahzeni toprak dolu olan avlunun ve diğer bölümlerin üzeri, düz damdır. Etrafta sıralanan mazgallara bakılırsa burası, savunma bölgesidir. Damdaki duvar yüksekliği 5-6 metreyi geçer.

Avludan esas ibadet mekânına geçiş veren bir kapı bulunur.

İç mekân, avluyu meydana getiren kısmın eşit simetrileri olan üç bölümden oluşur. Kuzey ve güney duvar içlerine konan kör kemerler üzerine, tavanın beşik tonozu oturtulmuştur. Karşılıklı iki kemerin arasında birer mazgal bulunur. Anlaşılan o ki, damdaki savunmaya, kilisenin içinden de destek verilmiştir.

Kilisedeki esas cemaat mahallinin üzeri, sal taşlarla oluşturulan beşik tonozla kapatılmıştır.

Yapının sahnesi durumundaki apsis, yaklaşık, 6 m. derinliğinde ve 8-10 m. enindedir. Yanlarda vaftiz ve papaz odasının girişleri bulunur. En sonda yarım daire şeklindeki duvarda yan yana üç mazgal oluşturulmuştur. Teslis akidesini hatırlatan bu mazgallar, aynı zamanda savunma görevi yapacak olan burç mazgallarıdır.

Kilisenin tabanı, define avcılarınca kazılarak harap edilmiştir. Kapsı önünde birkaç ev büyüklüğünde temel kalıntıları bulunur.

Biri yapının 100 m. kadar kuzeyinde diğeri güneyinde iki sarnıç mevcuttur. Bunlar yere gömülü olarak üzeri taştan beşik tonozlu yapılmıştır. Sarnıçlar yaklaşık 3x5x3 m. ebadındadır.

Gene güney tarafta bu yerleşim yerinin mezarlığı bulunur.

Kilisenin bu gün için temelleri görünmese de bir kalenin içinde inşa edildiği muhakkaktır. Bu savunma sistemine bakılırsa sur duvarlarının zayıf olduğu ve zaman içinde de yok olup gittiği anlaşılır.

Kilise bu gün için hiçbir koruma önlemi alınmadığından doğanın ve define avcılarının açık tahribatına terk edilmiş bir vaziyette beklemektedir.
Kale mezrası sınırları içerisinde ise Abdulvahap gazi ziyareti bulunmaktadır. Türbe genel olarak ilkbahar ve yaz mevsimlerinde ziyaret edilmektedir. Bu türbenin halk arasında sözlü olarak anlatılan efsaneleri vardır

Arapuşağı mezrasında ise kapatılımış bir ilköğretim okulu, öğretmen lojmanı ve artık yıkılmış da olsa mihrabı yerinde olan bir camii bulunmaktadır


 

Top